Günümüzde sıklıkla duyduğumuz sözleşme/kontrat kavramı; hukuki bir sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha fazla kişi ya da kuruluşun, karşılıklı olarak ve birbirine uygun bir şekilde irade bildirmesi işlemi olarak tanımlanabilir. Sözleşmedeki irade açıklaması örtülü veya açık olabilir. Yazılı veya sözlü olarak irade açıklaması gerçekleşebilir. Futbolcular da kendilerini “sarı-lacivertli, sarı-kırmızılı, siyah-beyazlı, bordo-beyazlı…” renklere bağlayan sözleşmeleri yazılı olarak yaparlar ve belirli bir süreliğine bu kulüplerde forma giymeyi kabul ederler. Bu sözleşmeler hazırlanırken taraflar birbirlerine karşı taahhütlerini açıkça belirlerler.

TFF tarafından kabul edilen sözleşme örneği yazının sonunda yer almaktadır fakat öncesinde içeriği ile ilgili açıklama yapılmasında fayda vardır.

Sözleşmenin Konusu, Tarafları ve İçeriği

Sözleşmede öncelikle taraflar belirlenir; futbolcu ve kulüp olmak üzere iki tane tarafımız var. Eğer futbolcu sözleşme imzalandığı tarihte 18 yaşından küçük ise kanuni temsilcisi de futbolcu ile birlikte taraf olmaktadır. Bir diğer husus ise futbolcunun, futbolcu adına hareket eden bir futbolcu temsilcisinin bulunması. Bu durumda bu temsilci de futbolcunun yanında taraf oluyor. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta bu kişinin TFF tarafında lisanslı temsilci olması.

Sözleşmede belirlenen bir diğer nokta ise sözleşme süresinin ne kadar olacağıdır. Sözleşmenin ne zaman başladığı ve hangi yılın 31 Mayıs tarihinde biteceği bu maddede kararlaştırılır. “Profesyonel Futbol ve Transfer Talimatı” sözleşme süresinin en fazla 5 yıl olacağını ve sözleşmelerin tek bir istisna hariç 31 Mayıs tarihinde kesin olarak biteceğini açıkça belirtmiştir. Bu talimatın 2. maddesine göre:

“Sözleşmenin süresi en fazla beş yıl olarak belirlenir. Ancak 18 yaşın altındaki futbolcular ile imzalanacak olan sözleşmelerin süresi üç yıldan fazla olamaz.”

Aynı talimatın 3. maddesinde de sözleşme bitiş süresi olan 31 Mayıs’ın hangi durumda uzayabileceğine değinilmiştir:

“Her halükârda sözleşmelerin bitiş tarihinin 31 Mayıs olarak tespit edilmesi zorunludur. Sözleşme bitiş tarihinden sonra resmi müsabakaların devam etmesi halinde, sözleşmenin süresi müsabakaların bitimine kadar uzamış sayılır.”

İlgili talimatta alt sınır belirtilmediği üzere teoride bir futbolcu ile kulübü 1 günlük sözleşme imzalayabilir fakat Türkiye’de ara transfer sezonun başlama tarihine bağlı olarak Ocak veya Şubat ayında bittiği için bu pratikte pek de mümkün görünmemektedir.

Diğer bir madde ise “Ödemeler ve Özel Hükümler” başlığıdır. Aslında sözleşmenin belki de en önemli bölümü burası diyebiliriz. Futbolcuların ve kulüplerin taleplerini açıkça belirttiği bir bölüm olarak karşımıza çıkıyor sözleşmenin bu kısmı. Burada belirtilmesi gereken husus ücretin en az ne kadar olacağıdır. “Profesyonel Futbol ve Transfer Talimatı” 21. maddesinde profesyonel bir futbolcunun en az ne kadar ücret alacağını belirtmiştir:

“Ücret, sözleşmede belirlenmesi zorunlu olan ve futbolcuya aylık asgari ücret tutarının altında olmamak kaydıyla ödenen tutardır.”

Talimatın ilgili maddesinde açıkça belirtildiği üzere futbolcunun aylık alacağı ücret sözleşmenin imzalandığı tarihte geçerli olan asgari ücretten az olamaz. Azami tutar konusunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır.

Sözleşmenin Hukuki Niteliği ve UÇK’nin Yetkisi

Futbolcu ile kulübü arasında yapılan sözleşmelerin hukuki niteliğine gelecek olursak; futbolcu sözleşmeleri, profesyonel futbolcu ile kulübü arasında yapılmış olan bir hizmet sözleşmesidir. Futbolcu sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun altıncı bölümünün birinci ayrımında yer alan “Genel Hizmet Sözleşmesi” hususlarına göre ilgili kanunun 393. ile 447. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Futbolcular ile kulüpleri arasında yapılmış olan bu hizmet sözleşmelerinde doğan uyuşmazlıklar 2019 yılına kadar Türkiye Futbol Federasyonu’nun ilk derece hukuk kurulları tarafından münhasıran çözülmekteydi. Fakat Anayasa Mahkemesi’nin 18.01.2018 tarih 2017/136 E. 2018/7 K. sayılı kararı uyarınca Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. maddesinin 2. bendinde yer alan:

“İlk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkilidir.” hükmü iptal edilmiştir. İptal kararının Resmî Gazete’de yayınlandıktan 1 yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.

Bu hükmün iptali ile birlikte taraflar arasındaki uyuşmazlıkların TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na başvurulması ihtiyari olmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na başvuru ihtiyari olduğuna göre başka hangi mahkeme veya mahkemelere başvurulacağı sorusu gündeme gelmiş oluyor. Bu soruya cevap bulmadan önce TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun nasıl yetkili olacağına da değinmekte fayda var.

Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü’nün 56. maddesinin 1. bendinde yer alan hükme göre:

“Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, taraflarca yetkisinin kabul edilmesi halinde; kulüpler, futbolcular, teknik adamlar ve futbol menajerlerinin, aralarındaki futbolla ilgili her türlü sözleşmeden doğan ihtilafları inceler ve karara bağlar. Bununla birlikte sportif cezalarla, yetiştirme tazminatına ilişkin ihtilaflar münhasıran Uyuşmazlık Çözüm Kurulu önünde çözülür.”

Maddenin lafzından da anlaşılacağı üzere taraftar kendi aralarında anlaşarak uyuşmazlığın TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulunda çözülmesini isteyebilirler. Bu anlaşmanın yazılı olması gerekir.

Görevli Mahkeme

Şimdi gelelim profesyonel futbolcuların ve hatta diğer sporcuların da sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda görevli olan mahkemeye. Son birkaç yıla kadar bu konuda birçok ihtilaf bulunmaktaydı. Yargıtay bazı kararlarında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna kanaat getirmişti. Fakat 2017 yılında çıkan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu sonrası Yargıtay kararlarında da değişiklik olmaya başladı. Kanunun 5. maddesinin 1(a) bendinde yer alan “…6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere bakar.” hükmü Yargıtay kararlarını etkileyen önemli bir husus olmuştur.

Bu yıldan sonra Yargıtay bazı kararlarında basketbol sporcularının hizmet sözleşmesi kapsamında işçi sayıldığını kabul edip bu uyuşmazlıkların da İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Kıyas yoluyla bu kararların profesyonel futbolcularda da uygulanacağını kabul ediyoruz.

Sonuç olarak eğer bir futbolcu ile kulübü arasında sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların TFF Uyuşmazlık Kurulunda çözüme kavuşturulacağı konusunda ortak irade olmamışsa tarafların başvuracağı yargı yolundaki görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş Mahkemelerinde yetkili olacak mahkeme ise 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde belirtilmiştir:

“(1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.

(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”

Müslim Akil AVCİ

 

 

KAYNAKLAR

  • Sporcu Alacağı Davaları – Mehmet Serhan Özdemir
  • Spor Müsabakalarında Sporcuların Yaralanmasından ve Ölmesinden Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk – Alparslan Şimşek
  • Sporcu Sözleşmeleri ve Sporcu Sözleşmelerinden Kaynaklanan Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları – Cankut Seymen
  • Yargıtay: “Sporcu Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda İş Mahkemesi Görevlidir” – Mert Yaşar