Ülkemizde ve dünyada spor müsabakalarında şiddetin giderek artması bir takım yasal tedbirlerin ve cezai yaptırımların ortaya çıkması sonucunu doğurmuş ve yasal düzenlemeler yapılmıştır.

6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesine göre seyirden yasaklama, kişinin müsabakaları ve antrenmanları izlemek amacıyla müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına girişinin yasaklanmasıdır. 62222 Sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeye göre spor alanları; spor müsabakalarının ya da antrenmanlarının gerçekleştirildiği alanlar, seyircilere ait seyir alanları, sporculara ait soyunma odaları ve bu kanunun uygulaması kapsamında spor yapmaya elverişli alanlardır.

Kanundaki tanım bu olmakla birlikte uygulamada birtakım karmaşalar da ortaya çıkmıştır. Örneğin bir futbol müsabakasındaki hareketlerinden dolayı hakkında seyirden yasaklama kararı verilen kişinin sadece taraftarı olduğu spor kulübünün müsabakaları için mi yoksa tüm spor müsabakaları için mi geçerli olduğu ya da taraftarı olduğu spor kulübünün diğer branşlarındaki müsabakaları da kapsayıp kapsamadığı gibi birtakım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra konu başlığımızı kapsayan ve ilgili federasyon tarafından kulübe verilen seyircisiz oynama kararının seyirden men kararını etkileyip etkilemeyeceği de ortaya çıkan bir diğer soru işaretidir.

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 22/f maddesinde yer alan Spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi, yasaklanma kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün yurtiçinde bulunduğu takdirde, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın polis merkezi amirliğine veya jandarma karakol komutanlığına başvurur.” hükmü gereği men edilen kişinin taraftarı olduğu takımın her müsabakasında en yakın emniyet birimine giderek imza verme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Seyirden yasaklama kararının taraftarı olunan kulübün diğer spor branşlarında oynan müsabakaları da kapsaması kanunu çok geniş yorumlamak anlamına gelmek ve pratikte mümkün olmamakla birlikte burada bu konuya değinmeyerek tartışma konumuzu seyircisiz oynama kararının seyirden men kararı üzerindeki etkisi ile sınırlı tutacağız.

 

Seyircisiz Oynama Kararı Nedir?

Spor Disiplin Yönetmeliğinin 25/ı maddesine göre seyircisiz oynama kulüp veya takımın resmi müsabakalarının seyircisiz olarak oynanmasına karar verilmesidir. Bir ceza hükmünde olan karar aynı zamanda disiplin ihlalinin gerçekleştirildiği konusunda kuvvetli şüphelerin bulunduğu ve disiplin cezasının derhal uygulanmaması durumunda amaçlanan sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşıldığı hallerde kesin bir ceza hükmü tesis edilene kadar verilebilen bir ihtiyati tedbir mahiyetindedir.

Futbol açısından değerlendirdiğimizde Futbol Disiplin Talimatı’nın 31. maddesinde seyircisiz oynama düzenlenmiş, kulübün aksi belirtilmediği sürece resmi müsabaka veya müsabakalarını ev sahibi olarak oynadığı mutat sahasında seyircisiz oynamaya mahkum edilmesi olarak verilen bir tür disiplin cezasıdır. Seyircisiz oynama kararını vermeye yetkili olan kurullar disiplin kurullarıdır.

Futbol Disiplin Talimatının 99. maddesine göre; “Seyircisiz oynanan müsabakalarda protokol tribününe, sadece TFF yöneticisi ve yetkilileri ile devlet protokolüne dahil kişiler, ev sahibi ve misafir kulüplerin en fazla 25’er kişi olmak kaydıyla eşgüdüm toplantısında TFF temsilcisine ibraz edilecekleri listelerde isimleri bulunan kişiler ve müsabaka kadrosuna giremeyen akredite ettirecekleri en fazla 5’er futbolcu ve TFF den izin almış kişiler girebilirler. Stadyuma giriş yasağı, hak mahrumiyeti veya müsabakadan men cezası alan veya idari tedbirli olan kişiler 25 kişilik listede yer alamazlar. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce akredite edilmiş basın mensupları Basın Tribünü’nde müsabakayı izleyebilirler”.

Emsal olacak bir olayda, sanığa 17.11.2012 tarihli tutanak ile spor müsabakalarını seyirden menedildiği tebliğ edilmiştir. Karar tebliğ edildikten sonra 29.11.2012 tarihinde Eskişehirspor-Polatlı maçı oynanmış ve sanık maçın oynandığı saatlerde en yakın karakola giderek imza vermemiştir. Yapılan yargılamada sanık savunmasında bahsi geçen Eskişehir-Polatlı maçında Eskişehirspor’un seyircisiz oynama cezasının bulunduğunu bu sebeple imza vermeye gitmediğini ileri sürmüş ise de mahkemece bu savunma değer bulmamış, Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05.04.2013 tarihli bir kararında, 6222 sayılı Kanunun 18/9 maddesi gereği sanık hakkında 25 gün adli para cezasının günlüğü 20,00.-TL’den sanığın 500,00.-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir.

Bu noktada değerlendirilmesi gereken, seyircisiz oynama yasağı verilmiş olmasına rağmen, sanığın seyirden yasaklama koruma tedbirine muhalefet etmiş sayılıp sayılmayacağıdır.

 

Seyirden Yasaklanma Kararının Hukuki Niteliği

Türk Ceza Kanunu’nun 53 ile 60. maddelerinde güvenlik tedbirleri düzenlenmiştir. Kanunilik ilkesinin bir gereği olarak güvenlik tedbirlerine de kanun ile yer verilebilir. Seyirden yasaklanma Türk Ceza Kapsamında olmayan fakat 6222 Sayılı Yasa kapsamında yer verilen bir güvenlik tedbiri olduğunu söylemek mümkündür.

Seyirden yasaklanma tedbirinin amacı, yasaklanan kişinin müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına girişinin önlenmesi, bir nevi kişinin fiziken orada bulunamamasıdır.

Güvenlik tedbirinde failin tehlikelilik halinin bulunup bulunmadığı her olay için ayrı ayrı değerlendirilmektedir1. Güvenlik tedbirinin verilmesindeki amaç kişiyi ıslah etmek bir yana aynı zamanda tehlikelilik halini ortadan kaldırmaktır. Bir diğer deyişle X kulübüne iki maç seyircisiz oynama cezası verilmiş iken seyirden yasaklanan kişinin tehlike yaratması ne derece mümkündür? Seyirden yasaklanma tedbirinin içeriği müsabaka ve antrenman alanlarına ve seyir alanlarına girişinin önlenmesi iken, hukuken ve fiziken zaten seyircinin alınmadığı bir müsabakada kişinin giderek imza vermesi pratikte ne gibi bir önleme, tehlikeyi bertaraf etme gibi bir sonuç doğurduğu tartışma konusudur.

Uygulamada, hakkında seyirden yasaklanma kararı verilen kişinin -kabul edilebilir bir mazereti olmadan- imza vermemeye gitmesi halinde adli işlemler başlatılarak ceza verilmesinin söz konusu olduğu görülmektedir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2019/33512 E.-2020/9179 K. sayılı kararında özetle; yerel mahkemece elektronik bilet zorunluluğu bulunduğundan sanığın müsabakaya gitme imkanının olmadığı, 6222 sayılı Kanunun 18/8 maddesinde yer alan imza zorunluluğuna tabi tutulmasının pratikte bir sonucunun olmadığından bahisle atılı suçun unsurları oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmiş, yüksek mahkeme kanun koyucu tarafından elektronik bilet uygulaması getirilmiş olsa da kişinin müsabakaya ya da seyir alanına bir şekilde girebileceğini, elektronik bilet uygulamasının Kanunun 18/8.maddesinde yer verilen tedbiri etkisiz ve sonuçsuz kılmayacağını belirterek bir nevi elektronik bilet uygulamasını kabul edilebilir bir mazeret olarak görmeyerek suçun oluştuğuna karar vermiştir.

Pratikte bir önlem sağlamasa da seyircisiz oynama cezası verilen ve zaten müsabaka alanına giremeyecek taraftarın imza vermemesi ihlal olarak sayıldığını görmekteyiz. Örneğin covid zamanı seyircisiz oynanan müsabakalarda dahi yasaklı kişilerin imza verip vermeyecekleri karmaşası yaşanmış ve birçok kişi imza vermek zorunda bırakılmıştır.

Pratikte hiçbir fayda sağlamayan bu durumda, kişinin güvenlik tedbirini ihlal ettiğini söylemek kanaatimce belirlilik ilkesine de aykırıdır. Kanunda yer verilen bu yaptırımın hangi hallerde geçerli olacağı veya hangi hallerin bu yaptırımı ortadan kaldıracağı hallerine de yer verilmesi yani bir nevi açıklık ve keyfi yoruma yer verilmemesi gerekmekte idi. Kanundaki bu belirsizliğin bilerek mi yaratıldığı yoksa bir gözden kaçma mı olduğunu kestirmek zor. Kanun koyucunun buradaki amacı seyirden yasaklanma kararı verilen kişinin müsabaka başında ve bir saat sonrasında olmak üzere imza vermeye gitmemesinin –kabul edilebilir mazeret olmaksızın- güvenlik tedbirine uymama olarak kabul edildiği düşünüldüğünde ise güvenlik tedbirinin seyircisiz oynama kararı verilen müsabakalar yönünden ne derece etkili olduğu sorusunu, kişilerin bu konuda karmaşa yaşaması ve dahası hangi eyleminin ya da eylemsizliğinin ihlal sayılacağını bilememesi sonucunu ortaya koymakla belirlilik ilkesine de ters düşmektedir.

Av. Esra Melis İSTİKBAL, LL.M.